BANGLADEŞ’TE İDAM EDİLEN MEVLANA NİZAM-İ İÇİN GIYABİ CENAZE NAMAZI KILINDI

 Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi, Bangladeş ve Mısır’daki idamlara, Kudüs Muhafızı Raid salah’ın İsrail tarafından tutuklanmasına, Arakan’da zulmün tırmanmasına, Suriye’de, Halep’te masumların katledilmesine, Ülkemizde yaşanan terör eylemlerine karşı tepki olarak sessiz kalmamak adına Cuma namazı çıkışı Çınar Yeni Camii önünde Şehitler için gıyabi cenaze namazı kılarak basın açıklaması ve dua yaptı.

Bangladeş’de idam edilerek şehit edilen  Mevlana Nizami’nin ve Ülkemizdeki Şehitler için Gıyabi cenaze namazını Abdullah Büyükkörükcü kıldırdı. Anadolu Gençlik Derneği Bölge Başkanı Şakir Tarım da tüm şehitler için dua yaptı.

Anadolu Gençlik Derneğinin Basın açıklamasına Şuurlu Öğretmenler Derneği Başkanı Halil Akpınar, Eğitim Bir Sen Başkanı Kazım Tefçi, Sağlık- Sen Başkanı Metin Yüksel Koçoğlu, Genç Memur-sen Başkanı Yasin Karaman, Gökkuşağı Aile Derneği Başkanı Salih Yıldırım, Ensar Vakfı Başkanı Abdullah Başgün, Gönüllü Teşekküllüler Başkan Yardımcısı Salih Tekin, Peygamber Sevdalıları üyesi ve Davet-der Başkan Yardımcısı Yunus Akbay, bazı sendika Başkanları ve saadet Partisi yönetim kurulu üyelerinden de katılımın olduğu gözlemlendi.

 Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in sözü yazılı bir pankartta basın açıklamasında dikkatlerden kaçmadı. İşte o pankartta yazılan Mehmet Görmez’in sözü “Başka Dünyalarda bir din adamının ayağına diken battığında ayağa kalkan dünyanın, Bangladeş’teki idam karşısındaki sessizliği bu dünyaya yakışmıyor”.

Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şube Başkanı Hamza Öztürk basın açıklamasında şu sözlere yer verdi;

“Bugün Suriye, Irak, Mısır, Yemen ve birçok İslam ülkesinde yaşanan sıkıntıların ardında ırkçı emperyalizm vardır. Irkçı emperyalizm, bölgeyi nerdeyse bütün uluslararası haber ajansları aracılığıyla etnik ve mezhepsel adlandırmalar ile tasnif etmiştir,  işine geldiğinde etnik yapıyı, işine geldiğinde mezhep farklılığını kullanan bir rejisör konumundadır. Bölge insanlarının emperyalizme karşı ortak bir tavır sergilemesini önleyebilmek için her dönemde ırkçılığı ve mezhepçiliği körüklemişler, provakatif olaylarla bölge insanını birbirine düşürmüşlerdir.

Son günlerde, darbeci Mısır yönetiminin aldığı idam kararları,

Gazzeye yapılan füze saldırıları,

Kudüs muhafızı, Raid Salah’ın terör devleti İsrail tarafından tutuklanması,

Suriyede işlerin içinden çıkılamaz hale gelmesi,

Ülkemizde oluşturulmaya çalışılan kaos ortamı, patlayan son bombalar, gelen şehit haberleri,

Bizleri derin kaygılara yöneltmiş ve ümmet bilincinin önemini bir kez daha hatırlatmıştır.

İslam coğrafyasında yaşanılan bu sıkıntıların bir benzeri Bangladeş’te yaşanmaktadır. Bangladeş'te Cemaat-i İslami Partisi Liderlerinden Motiur Rahman Nizami hakkında 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında sözde "insanlığa karşı suç işlediği" gerekçesiyle verilen idam kararı mahkemece onanarak haksız yere idam edilmiştir.

Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad,  daha sonra partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri olmuştu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da hapishanede ölmüştü.

Hasina hükümetinin kurduğu mahkeme, parti liderliğini üstlenen Rahman Nizami'yi, sonrasında partinin Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan idam cezasına mahkum etmişti. Ayrıca cezası, Yüksek Mahkeme tarafından onanan partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te idam edilmişti.

Aynı şekilde Bangladeş’te Cemaati İslami Partisi Genel Başkanlarından Motiur Rahman Nizami’nin idam edilmesinin de hukuk dışı bir karar olduğu açıktır.

Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisindeki yönetici ve üyelerine yeniden idam cezaları verilmemesi, verilen idam cezalarının uygulanmaması, yeniden yargılanma sürecine gidilmesi, halkın taleplerine ve iradesine karşı işletilen baskı sürecine son verilmesi bu ülkelerin normalleşmesine katkıda bulunacaktır.

Bangladeş halkı ve Cemaat-i İslami mensuplarına yönelik baskı, yıldırma ve sindirip yok etme politikaları Bangladeş’e barış getirmeyecektir. Hiçbir şiddet olayına başvurmadan Müslümanca tavır sergileyen Cemaat-i İslami bu süreçte barış ve adaletten yana gösterdiği duruşu ile Bangladeş’te huzur ortamını sağlamaya çalışmıştır.

Bizler bu kardeşlerimiz için üzülmüyoruz. Bilakis onlar onuruyla Cihat ederek ve şehadete kavuşarak Rabbimizle  yaptıkları ahite sadık kalmışlardır. Bizim üzüntümüz kendi dünyasına gömülüp kalarak,  mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen ümmetin halidir.

Hukuk, halkın meşru taleplerine ya da tercihlerine karşı en acımasız bir şekilde yaptırımlar uygulayarak işletilemez. Zulüm ilelebet devam edemez. Dünyanın vicdanında yer bulmayan, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, darbeci ya da baskıcı rejimlerin gölgesinde kalınarak alınan idam kararları ile Bangladeş’te barış ve huzur ortamının da tesis edilemeyeceği açıktır.

Bütün bu kaos ortamını elini ovuşturarak izleyen İsrail kendi güvenliği için tüm coğrafyaya kan ve gözyaşı akıtmaktadır. Emperyalizm İslam Coğrafyasında postallarıyla cirit atarak Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmaya devam ediyor. Bütün Müslümanlar bu oyunların farkında olmalı duruşunu ve istikametini ona göre tayin etmelidir.

İslam Coğrafyasının bu sıkıntılı süreçten kurtulması için bölge ülkeleri mutlaka bir araya gelmeli ve sıkıntılara içeriden çözüm aramalıdırlar. Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısıyla Müslümanlar lehine olacak  bir karar alamayacağı açıktır. NATO’nun ırkçı emperyalizmin emrinden çıkmayacağı açıktır.

Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak yaşama hakkını, mülkiyet hakkını, akıl ve nesil emniyetini, inanç ve düşünce hürriyetini her insan için istiyoruz. Bu hakların tesisi için Müslümanların güçlü olması gerekir. Bunun da yolu D-8’i canlandırmaktır. Her şeye rağmen Mısır, İran, Suriye, Yemen, Suudi Arabistan, Irak ve Türkiye aynı masa etrafında bir araya gelmelidir. Daha fazla kan dökülmesinin ve bölge ülkelerinin daha çok zarar görmesinin önüne geçilmelidir.

Çatışmayı, karmaşayı, kan dökmeyi körükleyen hiçbir politikayı tasvip etmiyoruz.

Irkçılık ve mezhepçiliği tasvip etmiyoruz.

ABD ve uzantıları ile işbirliğini tasvip etmiyoruz.

Her ne sebeple olursa olsun iç savaşları tasvip etmiyoruz.

Ayrıca daha bugün Hakkari’de şehit olan güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabrı cemil diliyoruz. Bu vesile ile Ülkemizin biran önce huzur ve istikrar ortamına kavuşmasını niyaz ediyoruz.

İnsan varlığına değer vermek inancımız gereğidir ve kendilerinde bu inanca ait iz taşıyan herkesi akl-ı selimle hareket etmeye davet ediyoruz." “

Yorumlar