8-9 Aralık Cumartesi ve Pazar günleri, Ankara Kızılcahamam'da bilgi, kültür, sanat ve heyecan dolu muhteşem bir program yaşandı. Hem de maneviyat yüklü bir heyecan. Asırlar boyu insanlığa hak ve adaletin ne olduğunu öğretmiş olan tarihin en büyük milletinin yeniden aslına dönme kararlılığını gösteren bir heyecan. Kızılcahamam, Kızılcahamam olalı böyle bir heyecana tanıklık etmemiştir, sanırım.

Peki, o iki günde ne oldu, diyeceksiniz! O günlerde, Anadolu Gençlik Derneği Genel Merkez Ortaöğretim Komisyonu, 81 ilimizdeki AGD'li lise başkanlarını bir araya getirdi. Aynı anda farklı toplantılar da icra edildi.

O gece, otobüste fazla uyuyamamıştım. Kızılcahamam'a yaklaşınca uyku bastırdı. Uyandığımda program yapacağımız otele gelmiştik. İner inmez yüzlerce liseli genci bir arada görmek beni heyecanlandırdı. O mahmurluk içinde, lobide otele giriş işlemlerini yaptıran ve salona giriş için yaka kartlarını alan liseli grupların meraklı ve heyecanlı hallerini gözlemeye çalıştım. Anadolu'nun yağız gençleri, çok önemli bir görevi icra edecek olmanın onur ve heyecanını yaşıyorlardı.

Tanıdıklarla selamlaşa selamlaşa salona girdim. Anadolu Gençlik'in salon düzenlemesi muhteşemdi. AGD kimliği tam anlamıyla salona yansıyordu. 1.500 kişilik salonun her yerinde ahlak ve maneviyatın öncü kuruluşu Anadolu Gençlik'in mesajları vardı. Sahne ve platform yarınlarımıza emanet edeceğimiz gençlerimize yakışır bir şekilde dizayn edilmişti. Milli Gençlik'in hedef ve özelliğini simgeleyen şu ifade baştan başa perdeyi süslüyordu: "Yeni bir dünya için - ebed yolcusu bir gençlik."

Muhterem Erbakan Hoca'nın şu sözü salona hakimdi: "Haksızlıklarla dolu bir dünyada, saadet yolunu bulmak için Kur'an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmündedir."

TARİH YENİDEN CANLANDI

AGD Lise Başkanları Toplantı Salonu'ndaki atmosfer her şeyi anlatmaya yetiyordu. Ömrü boyunca, insanlığın huzur ve barışını sağlamak amacıyla İslam Birliği'ni kurma mücadelesi veren Erbakan Hoca'nın şu meşhur sözü inançlı gençliğe duyulan ihtiyacı özetliyordu: "Bir milletin asıl gücü; topu, tankı, tüfeği değil, imanlı ve inançlı gençliğidir."

Salonda Sultan Abdülhamid Han'dan Necmeddin Erbakan'a, Mehmet Akif'ten Adnan Demirtürk'e, Selahaddin Eyyubi'den Fatih Sultan Mehmed'e, Metin Yüksel'den Cevher Dudayev'e kadar pek çok fikir, siyaset ve aksiyon adamının en etkili sözleri yer alıyordu. Salondaki atmosferi bütünleyen programın konuşmacıları, Türkiyemizin yetiştirdiği Oğuzhan Asiltürk, Muhittin Yıldırım, Tacettin Çetinkaya, Prof. Dr. Mete Gündoğan, Doç. Dr. Nedim Urhan, Dr. Abdullah Sevim, Mustafa Kurdaş, Mustafa Yılmaz, Abdülbaki Öztürk gibi idealist insanlardan oluşuyordu.

Liseli gençler, lobideki işlerini tamamlayınca gruplar halinde salona yöneldiler. Büyük bir heyecan içinde, "Konya ovası, mücahitler yuvası" benzeri sloganlarla salona girişleri görülmeye değerdi. "Mücahit Erbakan" sloganı ise lidere bağlılığı simgeliyordu. Heyecanın yoğun yaşandığı bir atmosferde, Fetih Marşı eşliğinde Mehteran'ın salona girişi heyecanı zirveye çıkardı. Salon yıkılacak gibi oldu. Sanki İstanbul'un Fethi anı yaşanıyordu: "Delikanlım, işaret aldığın gün atandan / Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan / Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan."

Mehteran'daki onur ve asalet, "Ey gençler! Siz; büyük, şerefli ve yeryüzüne insanlığın ne olduğunu öğretmiş kahraman bir ecdadın torunlarınız" der gibiydi: "Allah yoluna cenk edelim, şan alalım şan / Kur'an'da zafer vaad ediyor Hazreti Yezdan."

YENİ FETİHLERİN MÜJDESİ

Son yapılan Fetih kutlamalarına da katılmış Afyonlu gençlerle görüştüm. "Bugünkü heyecan daha yüksek" diyorlardı. Sanki, Erbakan Hoca aramızda gibiydi. Hep, "Sizden heyecan istiyorum: Hasta annesine ekmek götürebilmek için buzlu yolda ekmek arabasının arkasından çıplak ayakla dakikalarca koşan çocuğu kurtarmak; sapan taşıyla Siyonistlerin tanklarına karşı mücadele veren Filistinli çocuğa sahip çıkmak; Afrika'da açlıktan ölen çocukların acısını hissederek görevimizi yapmak için heyecan istiyorum" sözleri kulaklarımızda çınladı.

Liseli gençlerin Erbakan Hoca'nın mesajını kavramış olmaları çok anlamlıydı. Muhterem Erbakan, hayatında nice ihanetlere maruz kaldı, ama şimdi onu anlayan bir nesil geliyordu. "Nice büyük insanların kılıcı, öldükten sonra daha da keskinleşir" sözünü hatırladım.

Gençlerin koro halinde şu ayeti okurken ortaya koydukları samimiyet ve heyecanı görmeliydiniz: "Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm ancak alemlerin Rabbı olan Allah içindir, Allah içindir, Allah içindir."

Liseli gençler, "Biz, biz, biz; Fatihlerin nesliyiz" diyor; Erbakan Hoca'yı da "Tarihin eline verdiği mührü davası uğruna kullanan adam" olarak selamlıyor; kadirşinaslık ve sadakat gösteriyorlardı.

Genel Merkez Ortaöğretim Komisyonu Başkanı Ömer Faruk Yazıcı, aldığı yoklama sonucu il ve ilçelerden gelen lise başkanlarının sayısını açıkladı: 1453. Sayın Yazıcı, "Hayır! Bu rakam tesadüfî olamaz. Bu sonuç, salondaki gençlerin fetih nesli olduğunun müjdesini veriyor" ifadesini kullandı.

Coşkulu ve kararlı liseliler karşısında duygulanan AGD Genel Başkanı Salih Turhan da duygu ve amaçlarını şu sözlerle özetledi: "Sizlerin heyecanını gördükten sonra, bir kere daha iman ettim ki; 'Muhakkak Hak galip gelecek, batıl yıkılacaktır.' Ey zalim Siyonistler! Siz teröristsiniz. Zulüm ebedi olmaz. Mutlaka yok olacaksınız. Hak galip gelecek, Tevhid bayrağı yeryüzüne dikilecektir. Bu gençler, milletimizi aslına döndürecekler. Bu çalışmalar, hak hakim olsun; batıl yok olup gitsin, diye yapılmaktadır."