ŞAKİR TARIM
denizliagd@hotmail.com
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız?
16/07/2013
Rabbimizin kulları için gönderdiği son ilâhî kitap olan Kur’an-ı Kerim’in yeryüzünü şereflendirdiği mübarek Ramazan ayındayız. Feyiz, bereket ve rahmet ayında. Af ve cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı bir ayda. Bu ay, bütün şeref, fazilet ve güzelliğini Kur’an’dan alır: “Ramazan ayı, Kur’an’ın indirildiği bir aydır.” Bakara, 185) Kur’an-ı Kerim insanlığın hayat kitabıdır. Yaşanmak ve hayata uygulanmak için gönderilmiştir. Biz, iman esaslarını okurken, “Ben Allah’ın kitaplarına iman ettim” diyoruz. İman bir mükellefiyet getirir. Böyle demekle, “Ben Allah’ın indirdiği vahye dayanan son kitap Kur’an-ı Kerim’in kendim ve insanlık için çare, çözüm ve kurtuluş yolu olduğuna iman ettim” demiş oluruz. Öyleyse, insanlık dünya ve âhiret saadetine ulaşmak istiyorsa, bilsin ki, onun bilgisi Kur’an-ı Kerim’dedir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ayet ayet, bölüm bölüm indi ve 23 senede tamamlandı. Rabbimiz son inen ayetinde şöyle buyurdu: “Bugün size dininizi kemâle erdirdim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim ve bundan hoşnut oldum.” (Maide, 3) Demek ki, İslâm kemâle ulaşmış, tastamam bir din. Ne eksiği var, ne de fazlası. İnsanın yapı ve yaratılışına uygun. Ona bir şey eklenemez; eklersek ifrâda düşeriz. Onun bazı emirleri yok sayılamaz; yok sayarsak tefrîde düşeriz. O, tabiî bir dindir. Kur’an ayı Ramazan’da bir araştırmaya girişelim. O zaman ferdî hayattan toplum hayatına, ticaretten ziraata, eğitimden sağlık kurallarına kadar aklımıza gelen her konunun Kur’an’da, İslâm dininde ideal bir çözüme ulaştığını görürüz.
iNCELEME VE ARAŞTIRMA GEREKLİ Rabbimiz bir âyetinde şöyle buyurur: “Hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.” (Nisâ, 82) Burada, “düşünme” anlamında kullanılan kelime “tedebbür”dür. İnceleme, araştırma bir şeyin üzerindeki perdeleri aralayıp gerçeğe ulaşma anlamında. İnceleme ve araştırma yapanlar Kur’an-ı Kerim’deki ifade ve üslûp mükemmelliğini, emsalsiz bir uyum ve bütünlüğü yakından görürler. Kur’an-ı Kerim, anlaşılmak için gönderilmiştir. Onun için akletmek, düşünmek, anlamak, araştırmak teşvik edilmiştir. Çok yerde, iman ve ilimden sonra salih amel işlemeye davet edilir. Yânî, inanıp öğrendiklerimizi uygulamaya. İslâm dinini kabul edene Müslüman denir. Allah’ın indirdiklerine teslim olan, emirlerine göre hareket eden anlamında. İslâm, yalnız konuşulan bir din değil; aynı zamanda yaşanan bir dindir. Müslüman İslâm’ı yaşayan insandır. Söyledikleri ile amel etmeyenler Kur’an-ı Kerim’de uyarılır: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff, 2) Kur’anî bir hayat için, önce onun anlaşılması gerekir. Bunun için de, ayetlerdeki mânâya nüfûz etmeye ihtiyaç var. Mehmet Akif, anlamadan Kur’an-ı Kerim okuyanlar için şunları söyler: “İbret olmaz bize, her gün okunan ezber de! / Yoksa bir maksat aranmaz mı bu âyetlerde? / Lâfzı muhkem yalınız, anlaşılan, Kur’an’ın; / Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mânânın.” “Her sene, Ramazan ayları gelip geçiyor. Kur’an’ı anlayıp hayat kitabı haline getirmeyi ne zaman akledeceğiz?
RAMAZAN AYI GÜZEL BİR FIRSAT Ramazan ayının en farklı ibadeti “oruç”tur. Oruç tutmak müminlere ancak bu ayda farzdır. Oruç, sahur ve iftar arasında bir ay yememek, içmemek ve cinsî ilişkide bulunmamaktır. Melekler de öyledir. Oruç, bir ay boyunca meleklere benzer alışkanlıklar kazanmaktır. Bu, tam anlamıyla bir sabır eğitimidir. Rûhî yücelme ve nefsin isteklerine gem vurmaktır. Bu yüzden oruç, insanı hem maddî, hem de manevî yönden dirençli kılar. Çünkü, vücut bir ay dinlenmiş, tazelenmiş ve yenilenmiş olur. Kim bilir, daha ne büyük hikmetleri vardır orucun. Şüphesiz, Allah’ın her emri kullarının yararınadır. Ramazan ayı, “İçinde hiçbir şüphe bulunmayan bir kitap”la baş başa olmak ve böylesi mânevî bir atmosferde yıkanmaktır. Hele, bu seneki gibi yaz mevsiminde. Allah Rasülü (s.a.v), “Sıcak günlerde oruç yutmak cihattır” buyurur. Bu aydaki oruç, namaz, mukabele, Kur’an tilâveti, sâhur, iftar, terâvih, zikir, tesbîhat gibi ibadetlere rağbet etmeli, ruhumuzu arındırmaya çalışmalıyız. Bu güzellikleri cihat, cemaat, fitre, yardımlaşma, ailevî görevler, akraba ziyaretleri, komşuluk ilişkileri gibi toplumsal ibadetlere dönüştürmeliyiz. Kısaca, dünyada hangi maksatla bulunduğunun farkına varan “şuurlu bir Müslüman” olmalıyız. Ramazan ayı, maddî ve manevî kazanç ayıdır. Allah’ın emirlerine teslimiyetin zirvesidir. Kararlı ve sağlam bir iradeye sahip olma fırsatıdır. Müslüman şahsiyetinin oluşması ve kâmil bir insan olabilmek için önümüze gelen bir imkândır. Oruç ve Ramazan ayı, zorluklara karşı sabır gerektirir. Zorluklara direneceğiz. Zahmet olmadan rahmet olur mu? “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 5) Kur’an ayında, Kur’an’ın öngördüğü İslâmî hayatı yaşama azim ve karalılığını elde eden insan, Ramazan ayının hakkını vermiş olur. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 23/12/2015 |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır - 25/09/2014 |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü - 23/05/2014 |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 04/03/2014 |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik - 27/12/2013 |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik |
Türkçe ezan macerası - 21/11/2013 |
Türkçe ezan macerası |
Gurbette Müslüman olmak - 03/10/2013 |
Gurbette Müslüman olmak |
Ayasofya ibadete açılsın! - 16/05/2013 |
Ayasofya ibadete açılsın! |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli - 17/04/2013 |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli |
Devamı |