ŞAKİR TARIM
denizliagd@hotmail.com
Türkçe ezan macerası
21/11/2013 İMAM HATİP Okulları’nın açılışı sebebiyle oluşan şevk ve heyecan ile halkın bu okullara sahiplenişini anlayabilmek için olayın öncesini iyi bilmek gerekiyor. 27 yıl gibi uzun bir süre dine ve dindarlara yapılan baskı ve müdahalelerden sonra İmam Hatip Okulları’nın açılması, halkta büyük bir sevinç ve memnuniyet oluşturdu. Ezana bile müdahale edilmesi bu baskının derecesini ortaya koymaya yetmektedir. TÜRKÇE EZAN SIKINTISI “Allahü Ekber” şeklinde başlayan ezan evrensellik ve azamet özelliğine, fonetik âhenk ve anlam zenginliğine sahipken; “Tanrı uludur” şeklinde bir yavanlık ve anlam kısırlığına dönüşmesi halk üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Ezanın Türkçe mealini öğrenmek gerekiyordu ama, değiştirilmiş şekliyle okunması sıcak karşılanmadı. Halk, ezanı aslî şekline dönüştürecek bir kahraman beklemeye başladı. Türkçe ezan uygulaması, nice tatsız olayların yaşanmasına sebep oldu. Bunlardan bir örneğini Bursa Ulu Camii emekli müezzinlerinden Bayram Sarıcan Hoca’dan dinleyelim: “1933 yılında ezanın Türkçe okunması emredilmiş. Ulu Camii imamlarından Hacı Tevfik Kaleli Hocaefendi, müezzinlere hitaben: “Bugün Cuma günüdür. Gerek minaredeki dış ezanı, eskiden olduğu gibi, lisân-ı aslisi ile (Arapça olarak) okuyacaksınız” demiş. Müezzinlerden biri dış ve iç ezanı Arapça ile ve “Bu benim okuyacağım son ezandır” diyerek okur. Hutbeden sonra Cuma namazının kâmetini de Arapça aslına uygun olarak okur. Namazı müteakip İmam Hacı Tevfik Kaleli Efendi ve ezan okuyan müezzin efendi polisler tarafından götürülmek istenirken büyük tartışmalar olur. Bu tartışmalara cami cemaati de katılır. Hocaefendileri polislere teslim etmek istemezler. Tabiî ki polislerin karşısında daha fazla direnemezler. Tartışmalar esnasında aslında polis memurları da üzüntü ve gözyaşı dökmüşler ama görevlerini yapmaktan geri kalmamışlarıdır.” (Bayram Sarıcan, 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dini Hayat, haz. M. Öcal, İstanbul, 2003, sh. 81) Buna benzer daha nice olaylar… Halk ve namaz kılan cemaatin “Türkçe ezan” gibi bir talebi ve İslâm âlimlerinin böyle bir görüşü olmadığı halde dönemin yöneticilerinin bu tür bir uygulamaya girişmesi oldukça düşündürücü değil mi? Bu durum, evrensel bir dine, ulusal bir kılıf oluşturmak isteyişten başka hangi anlama gelir? EZAN ASLî ŞEKLİNE DÖNÜYOR Tek parti döneminin sona ermesi ile birlikte 18 yıl süren Türkçe ezan uygulamasına son verildi. Bu durum halkta büyük bir sevinç ve heyecan uyandırdı. Coşkulu bir bayram havasının oluşmasına yol açtı. Oluşan bu mutluluk atmosferini Yaşar Tunagür Hoca’dan dinleyelim: “Sultanahmet Tapu Dairesi’nde çalışıyordum. Cuma namazı için Sultanahmet Camii’ne gitmiştim. Cemaatin ezanın yeniden Arapça olarak okutulacağı kanununun çıktığından haberi yoktu. O gün kanunu Ankara’dan haber alan İstanbul Müftüsü, hemen özel ulaklarla bütün Selâtin camilerine, Cuma ezanlarının Arapça olarak okutulmasının haberini gönderir. Haber, Sadettin Kaynak’ın imamı olduğu Sultanahmet Camii’ne gelince müezzin mahfelinde büyük bir sevinç çığlığı ve Allahü Ekber sedaları koptu. Müezzin ve câmi cemaatinden 16 kişi şerefelere çıktı. Hiç unutmuyorum, 16 şerefesinde, her biri diğerinden bir dakika sonra başlamak üzere öyle bir ezan okumaya başladılar ki, o manzara görülmeye değer. Sultanahmet Camii’nin içerisindeki 10 bin kişiye yakın cemaat “Allahü Ekber! Allahü Ekber!” ezanlarını işitince cami avlusuna fırladılar. Halk, heyecan ve sevincinden ağlaşıyor, herkes birbirine “Allahü Ekber!” diyerek kucaklaşıyor, kimileri de gayriihtiyarî müezzinlere eşlik ederek ezanı mırıldanıyordu. Ben, yaşadığım bu hatırayı unutamıyorum. Sevincimden ellerimi havaya kaldırıp yumruklarımı sıkarak Sultanahmet Camiî’nin avlusunda nasıl heyecanla müezzinlere eşlik ettiğim hâlâ gözlerimin önüne geliyor.” (Hasan Hüseyin Ceylan, Cumhuriyet Devri Din Devlet İlişkileri, c. 3, sh. 399 - 400) Görüldüğü üzere, “Yanlış hesap Bağdat’tan dönüyor”; dayatma ve zorlama yerini tabiî olana terk ediyordu. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 23/12/2015 |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır - 25/09/2014 |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü - 23/05/2014 |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 04/03/2014 |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik - 27/12/2013 |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik |
Gurbette Müslüman olmak - 03/10/2013 |
Gurbette Müslüman olmak |
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız? - 16/07/2013 |
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız? |
Ayasofya ibadete açılsın! - 16/05/2013 |
Ayasofya ibadete açılsın! |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli - 17/04/2013 |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli |
Devamı |