• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/DenizliAGD?ref=hl
  • https://twitter.com/DenizliAgd
Custom Search
Kasım Ceylan Arslan
denizliagd@hotmail.com
Batı ve İslam Medeniyeti
27/12/2013

Tarih Boyunca ve çağımızda, insanlar arasında fikri, fiziki ve biyolojik bazda yaşanan (mücadele) çatışma sadece iki görüşün ürünüdür. Fazlaymış gibi algılanmasının nedeni, yaşanacak olan birinci görüşün kendi arasındaki farklılaşmadır. Tarihi ve sosyolojik açıdan sosyal ve fiziksel gelişmelere baktığımızda ister dini isterse beşeri olsun hadiseler beş boyut üzerinde cereyan etmektedir. Yaşanmış, yaşanan , yaşanacak olan , yaşanması gereken ve bu dört aşamanın sonucu beşincisi ister bu dünyada isterse farklı boyutta ahir dünyada elde edilecek olan karşılıktır. Karşılık maddesi (aşaması) sonuç olduğu için onu bir kenara bırakırsak dünya üzerindeki mücadele Yaşanacak olanla-Yaşanması gereken oluşumlar ve fikirler üzerinde cereyen eder. Yaşanacak olanı tahlil ve analiz eden toplum bireyleri ve onlara yön veren elit ve entellektüel kesim her zaman çoğunluktadır. Çünkü bu analizi yapmak kolaydır ve suyun akışının tahlilidir. Teslimiyet içinde ne yapalım, hadiseler yanlış cereyan ediyor ama gidişatın yani suyun yönünü değiştirecek gücümüz de çaremiz de yok mantığıdır.

Yaşanması gerekeni inananlar ise; Bizi Allah bütün mahlukatın en şereflisi ve üstünü yarattığına göre; bizim insan olarak diğer mahlukattan farklı olduğumuzu göstermemiz gerekir. Çünkü bizde olan akıl zeka gibi sıfatlar diğer mahlukatta mevcut değildir. Bu sıfatlarla insanlar en doğruyu (hakikati) bulmak mecburiyetindeler, suyun akışına göre yaşayacaksak insan olarak yaratılmamızın ne mantığı var diye düşünürler ki, doğrusu da budur. Böyle düşünenler azınlıkta olmasına rağmen mücadeleden yılmazlar, sonuç olarak yeryüzünde düşüncelerini gerçekleştiremezler ama hakikati haykırarak sürekli farklılıklarını gösterirler. Bunların içinde bu hakikati haykırmanın karşılığını öbür dünyada veya boyutta göreceklerini inananlar da vardır inanmayanlar da. Bunlar Toplumun radikali ve marjinal düşünenleridir.

Şimdi bu iki düşüncenin ürününü batı ve İslam medeniyeti olarak tesbit edip var sayarsak:

Medeniyetler üç faktörü esas alırlar.

1. İnsanın Allah (Tanrı) İnancına bakışı

2. İnsanın insana bakışı

3. İnsanın çevreye bakışı

1. İnsanın Allah (Tanrı) inancı : İslamda Allah vardır ve Tekdir, doğmamıştır, doğrulmamıştır. Eşi, benzeri, önü ve sonu yoktur. Bütün varlığı halkeden O%u2019dur.

Hristiyanlıkta üçleme yahudilikte ise ikileme vardır. Bu sav gerçekse bunlar var olan alemi, kendi aralarında nasıl paylaşmışlardır iş bölümü nasıl yapmışlardır Alemde kim nerede görevlidir? Bunun cevabı yoktur.

2. İnsanın insana Bakışı: İslamda insan doğduğunda suçsuz ve günahsızdır. Bütün değerleri özgür iradesiyle kendi belirler günahı da sevabı da kendinindir.

Hristiyanlıkta ise; insan doğuştan günahkardır. Doğuştan günahkarsa sevabı nasıl kazanacaktır. O zaman yaptığı eylemlerde bir dahli yok demektir. Tamamen her şeyi tanrı yapmaktadır. O zaman hristiyanların yaptığı hangi eylem kendinindir. Doğrunun yanlışın ölçütü nedir? Bunda da cevap yoktur.

3. İnsanın çevreye bakışı: Yaşadığımız yeryüzünü ve çevreleyen atmosferi baktığımızda genel olarak gelişmiş batı ülkeleri mi kirlendirmekte yoksa müslüman ülkeler mi? Ozan tabakasını delen kozmetikleri üreten ve kullanan batı. Ekelojik dengeyi bozan batı, nükleer denemeleri yapan batı, bunların atıklarını çevreye bırakan batı, çevreye karşı hangi medeniyet daha duyarlı, kıyaslanması bile abesle iştigaldir. Çünkü; İslam ülkelerinin bu işte bir dahli yoktur.

Bu nedenlerden dolayı İslam medeniyettir. Batı (hiristiyan ve yahudi) medeniyeti denaettir. Realite de bu istikamette cereyen etmektedir.

Buraya kadar yazdıklarımız ve anlatmaya çalıştığımız, olaylara üç boyutlu ve yaşanacak olanı da düşünerek yaptığımız tahlillerdi. Şimdi de dördüncü boyut olan %u201Colması gereken%u201D yani hakikati düşünen İslam dünyasındaki müminler dünyaya egemen ve yönetici olsalardı, sonuç ne olurduyu tahlil ve analiz edelim:

1. İslam, insanın ve toplumun saadet ve mutluluğunu esas aldığından teknoloji bu kadar gelişmezdi. Çünkü İslamda insanın, insanı sömürerek mutluluk elde etmesi yasaktır. Dünyanın yarısından fazlası açlıkla kıvranırken müminler üretim sonucunda sömürüyle elde edilen az miktarda insanı mutlu eden sermayeyi bu şekilde kullanmazlar, genele yayarlardı.

2. Teknolajinin getirdiği olumsuzluklar ekolojik dengenin bozulması, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi, çevreyi kirleten atıklar, doğanın tahrip edilerek insana faydalı olan hayvan ve bitkilerin yok olması sorunlarıyla karşı karşıya kalınmazdı.

3. Canlıların genleriyle oynanarak insan sağlığını bozucu bilimsel gelişmelere müsade edilmezdi.

4. İslam adalet sistemini benimsediğinden eşitlik ve çıkar adına, insanlara zulmedilmez, ahlaki dejenerayson yüzyılımız seviyesine ulaşmazdı.

5. İnsanlar menfaat uğruna kullardan birşey elde etmek maksadıyla onun önünde, el pençe divan durup makam mevki uğruna egemenler önünde dört takla atıp takiyye yapmazlardı.

6. Kıyametin kopmasını çabuklaştırmaz ve bunun için insanlığı yok edecek silah teknolojisini geliştirmek yerine hayatın uzaması için bunlarla mücadele eder, yaşam için gerekli tedbirleri alırdı.

7. İnsanlar gelecek kaygısına düşüp stresli bir hayat sürmezlerdi.

İslam kural olarak %u201Cbir insanı haksız yere öldürmek bütün insanlığı öldürmek%u201D gibi gördüğünden dolayı insanlar yaşamlarını güven içinde sürdürürlerdi. Güvenliğin olmadığı yerde akıl gider yerine duygu hakim olur ki, duygularla barışın sağlanması mümkün değildir. Dikkat: Bu yazım müminler iktidarda olsayla ilgilidir. Müslümanlar değil. Çünkü, İslamın inkişafından bu yana müslümanlar iktidar olmuşlardır.



1420 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK - 23/12/2015
ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz. - 04/03/2014
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz.
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ - 21/11/2013
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ - 03/10/2013
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2 - 16/07/2013
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 1 - 16/05/2013
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 1
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya - 17/04/2013
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya
COCO COLA GERÇEĞİ - 11/03/2013
COCO COLA GERÇEĞİ
ZEKAT NEDİR KİMLERE VERİLİR VE KİMLERDEN ALINIR ? - 31/01/2013
ZEKAT NEDİR KİMLERE VERİLİR VE KİMLERDEN ALINIR ?
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam29
Toplam Ziyaret132219
Üyelik Girişi
HADİSi ŞERİF
Peygamber Efendimize (sav),en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda:"Kişinin kendi elinin emeği,bir de dürüst ticaretin kazancı"buyurmuştur.
TAZİYE

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Raciûn

----------------------
Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi Yönetim Kurulu  Üyesi  ALİ ÇIRAK'IN DEDESİ Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

BİR FM

ÖZLÜ SÖZ

Genç,inancı ve idealleri uğruna fedakarlık yapabilendir.

MİLKO










R

 

R