ŞAKİR TARIM
denizliagd@hotmail.com
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet
04/03/2014 MEKKE… Şehirlerin anası… Kâbe… Yeryüzündeki ilk ibadethane… Bütün mescitlerin genel merkezi… Tevhîd akidesinin başlangıç yeri… Mekke ve Kâbe’nin şeref ve yüksekliği buradan geliyor. İlk insanla birlikte hak dinler peygamberler eliyle temsil edildi. Zaman deveran ederek son peygambere ulaştı. Allah’ın son nebisi Hz. Muhammed (S.A.V) ilk vahyi, Nur dağındaki Hıra mağarasında aldı: “Seni yaratan Rabbi’nin adıyla oku!” Allah Resûlü’nün (S.A.V) nübüvvetinden Mekke’nin fethine kadar geçen hayatında İslâm’ın yayılış seyrine şahit oluyoruz. Allah’ın adıyla başlayan mücadele bütün insanlığı kuşattı. Allah Resûlü (S.A.V) davasında kararlı ve tâvizsizdi: “Bir elime ayı, diğer elime güneşi verseler bile davamdan vazgeçmem!” Müşriklerin alay, şiddet, hakaret, işkence uygulamaları bile engel olamıyordu hak dinin yayılmasına. Bunaldıkları zaman Habeşistan’a, Medine’ye hicret ettiler, ama yılmadılar. Hicrette o kadar büyük dersler var ki… Allah örümcek ağı, güvercin yumurtası gibi çok basit sebeplerle koruyordu dostlarını. Allah için yola çıkanları Allah yolda bırakmıyordu. Müşrikler, Müslümanları Medine’ye hicretlerinde de rahat bırakmadılar. Bu sebeple 3 büyük savaş yapıldı: Bedir, Uhud, Hendek. Bu savaşlar da durduramadı peygamberî yürüyüşü. Nihayet Hudeybiye… Rıdvan ağacının altında biatlaşanların samimiyeti fetihlerin kapısını araladı. FETİH MÜJDESİ VERİLİYOR Kâbe’yi ziyaret için yola çıkan sahabe, müşriklerle anlaşma gereği Medine’ye dönmek zorunda kaldıkları zaman, yolda veriliyordu müjde: “(Ey Habibim! Hudeybiye Barışı’ndan sonra) Biz sana şüphesiz apaçık bir fetih verdik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni dosdoğru yola iletir. Ve sana zaferle yardım eder.” (Fetih, 1-3) Hudeybiye barışı İslâm davetinin imkânlarını genişletti. Allah Resûlü (S.A.V) barış ortamını değerlendirerek bütün devlet başkanları ve kabile reislerine İslâm’a davet mektupları gönderdi. Hem de idare ettikleri halkla birlikte: “Hidayete ermek ve mülkünüzün ayakta kalmasını istiyorsanız İslâm’a tâbi olun!” İslam davetinin hızla genişlemesi Mekke müşriklerini çileden çıkardı. 10 yıllığına yaptıkları anlaşmayı daha 1 sene dolmadan tek taraflı olarak bozdular. Müslümanların himayesindeki kabilelere saldırdılar. Bu durum Allah Resulü’nü (S.A.V) çok üzdü. Hemen sefer hazırlığını başlattı. Komşu kabilelerden asker toplamaya girişti. Fakat seferin nereye olacağını kimse bilmiyordu. Asker sayısı 10 bine ulaşınca Allah Resulü (S.A.V) bir sabah ordusunu Mescîd-i Nebi’de topladı. Sefer düzeni aldırdı. Yola çıkış komutu ile birlikte hedef belli oldu: “Seferimiz Mekke’ye olacaktır.” Yolda katılanlarla birlikte İslam ordusunun sayısı 12 bine ulaştı. Allah Resûlü (S.A.V) akşam öncesi Mekke yakınına geldi. Fakat şehre gece girmek istemedi. Askerine, dağılarak güçleri yettiğince ateş yakmalarını emretti. Etrafı kollamakla görevli müşrikler bu manzarayı arkadaşlarına haber verdiler: -Yakınımızda öyle bir ordu var ki karşısında kimse duramaz. Yer gök asker dolu!” Ertesi sabah İslam ordusu 4 ayrı koldan Allah-u Ekber nidalarıyla Mekke’ye girdi. FETİH DİRİLİŞTİR Fransız tarihçi John Davemport İslâm Tarihi’nin buraya kadarki kısmını okuduktan sonra şöyle diyordu: “Şimdi Kureyş’in işi bitik! Kim bilir Muhammed, 20 senedir kendilerine her türlü kötülüğü yapanlardan nasıl intikam alacak?” İslam ordusu Mekke’ye girerken münadîler şöyle ilan ediyordu: “Kim evinden çıkmazsa emniyettedir! Kim Ebî Süfyan’ın evine sığınırsa emniyettedir! Kim Kâbe’ye girerse emniyettedir!” Artık fetih gerçekleşmişti. Allah Resûlü (S.A.V) doğruca Kâbe’ye gitti. “Hak geldi, bâtıl zâil oldu” (İsra, 81) ayetini okuyarak Kâbe’yi putlardan temizledi. Sonra boynunu bükerek verdiği nimetler için Rabbi’ne secde etti, namaz kıldı. Sahabesine şöyle hitap etti: “-Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnız O vardır. O’nun ortağı yoktur. O va’dini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Tek başına bütün düşmanlarına hezimete uğrattı. Artık cahiliyye adetleri kaldırılmıştır.” Sonra Kureyşlileri topladı: “Hepiniz Allah’ın kulusunuz, serbestsiniz! İşinize dönebilirsiniz!” Tarihçi Davemport bu af ve büyüklüğü görünce şöyle diyordu: -Hayır, hayır! Bu saltanat değildir, bu hükümdarlık olamaz. Olsa olsa hak bir dinin uygulanışıdır.” Bu olayın etkisinde kalan Davemport daha sonra “İzz’üs Sâcide-Secdedeki İzzet” adlı bir eser yazdı ve Müslüman oluşunun gerekçesini şöyle açıkladı: “İşte, böylesi muazzam bir olayı gördüğüm zaman titremeye başladım. 'Peki, bütün bunlardan sonra ne yapacak?’ diye baktığım zaman, bir de gördüm ki, yine Medine’sine döndü ve yine arpa ekmeği yiyerek, hasırın üzerinde yaşamaya başladı. 'Ben, bunların hepsini normal insanlar yapar ama bu zaferi kazandıktan sonra sade hayatına tekrar dönmek ancak büyük bir peygamberin ahlâkı olabilir’ dedim ve koşarak secdeye kapandım. Müslüman oldum.” (Davam, N. Erbakan, Sh. 49) Mekke’nin Fethi İslam’ın kesin bir zafer ve üstünlük kazandı. İslam daveti her yere ulaştı. Ebû Süfyan, Hind, Vahşi gibi Mekke’nin ileri gelenleri ve pek çok insan Müslüman oldu. Bu fetih bütün fetihlere örnektir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 23/12/2015 |
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır - 25/09/2014 |
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü - 23/05/2014 |
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik - 27/12/2013 |
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik |
Türkçe ezan macerası - 21/11/2013 |
Türkçe ezan macerası |
Gurbette Müslüman olmak - 03/10/2013 |
Gurbette Müslüman olmak |
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız? - 16/07/2013 |
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız? |
Ayasofya ibadete açılsın! - 16/05/2013 |
Ayasofya ibadete açılsın! |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli - 17/04/2013 |
Günümüze Asr-ı Saadet modeli |
Devamı |